Siyasette günah çıkarma olur mu?
Tabii ki olur.
Günahlar itiraf edilip özür dilenirse neden olmasın?
Bir-iki gündür ekranlarda, “iyi polis, kötü polis” izlenimini veren beyanlar okuyoruz.
Bunların hepsi iktidar partisinden geliyor.
İşlerin iyi gitmediği açık.
İktidarın reisi ekonomi ve hukuk vadediyor.
Yakınındaki Bülent Arınç ise kanal kanal dolaşıp üç yıldan beri tutuklu olarak hapiste kalan insanların artık çıkarılmaları gerektiğini söylüyor.
İsimler de veriyor:
Osman Kavala ve hdp lideri Selahattin Demirtaş.
Çıkarılırlar mı, bilmiyoruz.
Her ne kadar Adalet Bakanı, “adalet yerini bulsun da isterse kıyamet kopsun” diyerek iyi polis rolünü oynasa da fesat ehli bu beyanlara şimdilik inanamıyor.
Bu arada Cemil Çiçek ilginç bir laf ediyor:
“Tevbe-i nasuh”
Cemil Çiçek’e inanır ve güvenirim.
Kendisini ANAP döneminden beri tanırım.
İnançlarına bağlı bir insandır,
Dobradır.
Fikirlerini hesap yapmadan açıklar.
İktidarın tövbe etmesi gerektiğini söylediğine göre, günahımız çok demek istiyor.
Cemil Çiçek, AKP’nin kurucularından biridir.
ANAP’ta iken de aynı çıkışları hesap yapmadan yapabilmiş bir politikacıydı.
Ayrrıca, kendisini yakından tanırım.
Yüksel Sitesinde komşumuzdu. Zaman birlikte sabah yürüyüşlerine çıktığımız da olmuştur.
Rahmetli Demirel yüzünden anlaşamazdık ama, kendisini severdim.
Çünkü O, rahmetli Demirel’i sevmediğini her an belli ederdi.
İlksan meselesinin dal budak saldığı bir günün sabahında bana dokundurmak istemişti.
“O şahıs ölmüş” deyince, hemen cevabı yapıştırmıştım:
“Bizimkiler arından, sizinkiler kursağından ölüyor.” diye bir espri yapmıştım.
Bizimkiler dediğimiz o zaman itibariyle DYP’lilerdi.
Olgun bir insandı, tepki göstermedi, bir ağaca yaslanıp gülmeye başladı.
Bülent Arınç’ı boş verin de;
Eğer, Cemil Çiçek bu noktaya gelip tövbeden, günahtan söz ediyorsa, durup düşünmeleri lazım.
Çünkü O, her zaman doğruları söyledi.
Yine rahmetli Demirel’den bir hatırlatma:
“Yenilmiş kul hakkını ne Mekke, ne Tekke temizler.”