Ey dost!
Bahçeni dikenler basmış, her adımında bir yerin kanayacak.
O bahçede gül yetişmiyor artık.
Eski sahibi, bu bahçenin yanı başına güze bir konut inşa etmişti.
Hoyrat komşu, evi başka amaçları için kullanacaktı, bahçeyi ihmal etti.
Oysa o bahçede bir zamanlar gül kokuları yayılırdı.
Evi kötü amaçlar için kullanan kötü komşu bahçeyi bakımsız bıraktı.
İçinde bir diken tarlası oluştu.
Yararsız, can acıtan hoyrat dikenler…
O evin teslim alınışı ayrı bir hikâye.
Hoyrat komşu, tehdit ve şantajla eline geçirmişti o bahçesi gül kokan evi.
Şimdi kötü kokular geliyor oradan.
Geçenlerin burunlarını tuttuğu kokular.
İnsan azmanı gibi dikenler her gelenin ayağını kanatıyor.
Meşhur hikâyedir:
Develerin çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
O dikenin adı “harese”dir.
Develer o dikeni iştahla çiğnerken, ağızlarını kanatırlar.
Tuzlu kan dikenle birleşince bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Yedikçe kanar, kanadıkça yer.
Bir türlü kendi kanına doymaz.
Sonuçta olan olur;
Bir türlü kendi kanına doyamayan deve, kan kaybından ölür.
Ey dost!
O bahçede kan kaybediyorsun.
Ne kendine, ne başkalarına zarar ver!
Titre ve kendine dön!
Yetti artık çirkin şantajlara boyun eğdiğin.
Yettiğini bil ve daha fazla kan kaybına uğramadan çekil!