Bu ülkenin tek ekonomistinin Tayyip Erdoğan olduğunu sanırdık.

                Meğer dişli bir rakibi varmış.

                Meğer, kur garantili mevduat mucizesi Erdoğan’ın değil, rakibinin kafasından çıkmış.

                Sayın Erdoğan televizyonlara her çıktığında “ben ekonomistim” diyor ama, Erzurum Belediye Başkanı Sekmen, “Ben de okonomistim” diye ortaya çıktı ama pir çıktı.

                Daha da ileri giderek Erdoğan’ın kur garantili mevzuat uygulaması fikrini Nebati beye kendisinin empoze ettiğini söyledi.       

                Vallahi böyle dedi.

                Yani, AKP’li dostlarımızın “bizim reis” övgüleri en azından kur konusunda boşa çıkmış gibi görünüyor.

                Biz, Sekmen’in yalancısıyız.

                O, bu sözleri söylemeseydi biz halen o mucizeyi sayın Erdoğan’ın mucizesi olarak bilecektik.

                Döviz, her ne kadar dur durak bilmiyorsa da, enflasyon ortalığı kasıp kavuruyorsa da Sekmen’e bir noktada kulak vermek gerekiyor.

                Şöyle ki; Sekmen, yeni bir ekonomik modelini de şöyle açıklıyor:

                “Halkın elindeki altınları, bilezikleri, sertifika karşılığında banka kasalarına koyup saklayalım. Yeri geldikçe onları rehin göstererek sıkışıklığı giderebiliriz.”

                Ekonomist Erdoğan, Erzurumlu ekonomistin sözünü dinler mi, bilemeyiz.

                Ancak, karşılığında bileziklerini devlete teslim edecek hanımefendileri nereden bulacağız?

                Bu durumda, AKP’nin gerçek ekonomisti kim? Sorusu da ortaya çıkıyor.

                Bize göre AKP’nin her şeyi Erdoğan’dır. Hariçten gazel okuyanlara ise kimse inanmıyor.

                Küçük reis önce başkanı olduğu Erzurum’daki ekonomik sıkıntıları gidersin.

                Meselâ evlerinde doğalgaz kombilerini yakamayan aileler için ne düşünüyor?

                Pazarda boş file ile dolaşan ev kadınlarına söyleyecek sözü var mı?

Elektrik faturalarına ne buyuruyor?

Boş tencerelere neyin konulup pişirilmesini öneriyor?

Sorular o kadar çok ki, mesele Erzurum’sa daha çok soru işareti ortaya çıkar.

Erzurum, soğuktan tir tir titrerken, mutfaklarda yangın varken, insanlar beş numara lâmbalar yakarak aydınlanma ihtiyaçlarını giderirlerken, Sekmen’e ne yapmak düşer sorusunun cevabını da meraklılarına bırakmak lâzım.

Madem, söz ekonomistlerden açıldı.

Hadi, ben de ekonomistim. Ekonomi derslerini ta lise çağından (Erzurum Ticaret Lisesi) itibaren almış bir kişi olarak diyorum ki şu önerimi iktidarın yüksek katlarına iletmeden geçemeyeceğim. Hatta isterlerse muhalefet partileri de bu fikrimden yararlanabilirler.

Gelin, bir sosyal denge vergisi koyun.

Böylece zenginlerden alıp, fakirlere kaynak da aktarmış olursunuz.

Sizi  “zengin dostu” diye suçlayanlara da anlamlı bir cevap vermiş olursunuz.

O vergiden elde edilecek kaynakla, halkın mübrem ihtiyaçlarından önemli bir kısmını sübvanse edebilirsiniz.

Böylece, gelirin yeniden dağılımı gibi çağdaş bir enstrümanı kullanarak halkı birçok sıkıntıdan kurtarabilirsiniz.

Nasıl?

                Bir de şu: Bu çalımdan sonra Sekmen yeniden herhangi bir görev için aday gösterilir mi?

                Bunu da zamana bırakalım.