Çok üzgünüm.
Türkiye, değerli bir siyasetçisini kaybetti.,
Eski Başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz’ı kaybettik.
Oğlu rahmetli Yavuz’a kavuştu.
Mekânı cennet olsun inşallah.
Çok düzgün bir politikacıydı.
Üç defa başbakanlık yaptı, adı bir kere bile usulsüz bir işe karışmadı.
Yüksel Sitesi’ndeki Başbakanlık lojmanlarının bir blokunda bakanlar, diğer blokunda biz bürokratlar oturuyorduk.
Komşumuzdu yani.
O’nunla ilk tanışmamız, İsmet İnönü’nün ölüm yıldönümünde oldu.
Yazdığım konuşma metnini çok beğenmişti.
Yarın, beraber gitmemizi söyledi.
Onur duydum.
Harika bir ses tonuna sahipti.
Konuşmasını yaptığında bütün salon hayranlıkla izlemişti.
Sonra siyaset;
Ben DYP’li, O Anavatan Partisi Genel Başkanı.
Eleştirel bir yazım da çıkmıştı gazetelerde.
Buna rağmen seçimler sonunda göreve iade yazımı imzaladı.
Düşünüyorum; o yaptığımı şimdilerde yapsaydım, durumum ne olurdu.
Mesut Yılmaz, aynı zamanda demokrasiyi içine sindirmiş bir politikacıydı.
Özal döneminin başarılı bir bakanıydı.
Özal’dan sonra Partinin Genel Başkanlığına getirildi.
O kadar bütçe yönetti, tek kuruşluk yolsuzluğu dillendirilemedi.
Çünkü, dürüst bir politikacıydı.
Büyük oğlu Yavuz’un acısına dayanamadı, o menhus hastalığa yakalandı.
Ağır ameliyatlar geçirdi.
Her defasında şifa dileklerinde bulundum.
Gerçekten, çok üzgünüm.
Bir değeri kaybetmekten öte, sanki bir yakınımı kaybetmiş gibiyim.
Mekânı cennet olsun inşallah.
Değerli eşine ve küçük oğlu Hasan’a sabırlar diliyorum.