Son cümleyi başa alarak demek istiyorum ki:

 “Elimde olmayan nedenlerden dolayı sizlere yardımcı olamadığım için herkesten, yakınlarımdan, dostlarımdan ve akrabalarımdan özür diliyorum.”

 Sık sık dile getiririm ya;

  “Demokrasi bulvar rejimidir. Makamınız ve mevkiiniz ne olursa olsun, bir gün işiniz bittiğinde, emekli olduğunuzda sokağa, bulvara düşmeniz kaçınılmazdır. O zaman selâm vereniz de, hatır soranız da az olur. Eski Türkiye’nin bürokratlarından biri olarak aynen o durumdayız. İktidarın adamı olmadığımız için bizi kaale alan yok. Telefon etsek, telefonlarımıza çıkmazlar. Ziyaretlerine gitme hevesimiz zaten yok. Gitsek de bütün kapıların kapalı olduğunu biliriz.”

 O yüzden, bizim gibi biçarelere darılmayın dostlarım.

Elimizden hiçbir şey gelmiyor, hiçbir işe yaramıyoruz.

İtiraf edeyim: 30 yıllık bürokratik hayatımda böyle bir döneme rast gelmedim.

Her şey açıkta ve ayyukta.

Meğer bizler ne kadar kendi kendimizi baskı altında tutmuşuz.

 Devlet, millet sormluluğuna bağlanarak ne kendimize, ne başkalarına menfaat sağlamışız.

  “Yetim hakkı” kavramına sıkı sıkıya bağlı kalmak, sorumlu insanları işte böyle işlevsizleştiriyor.

Yakınlarımdan biri Çevre Mühendisi, diğeri elektrik-elektronik mühendisi.

İkisine de devlette iş arayışına girmedim. Çünkü, olmayacağını biliyorum.

 İşin garibi, Çevre Mühendisi olan yeğenim ve babası uzun yıllar iktidar partisini desteklemişler. Hiçbir iktidar siyasetçisinden yardım görmediler.

 İşte, benim gibi çaresizlere de böyle bir “özürname” yazmak düşüyor.

Evet, eski aktivitelerimize bakarak bizden yardım göreceğini uman dostlarımız; sizi anlıyoruz ama, biz kendimizi anlayamıyoruz. Nasıl bir duruma düştüğümüzü, nasıl düştüğümüzü inanın ki yorumlamaktan aciziz.

Onun için, tekrar tekrar özür diliyorum

En basit taleplerinize bile olumlu yönde katkıda bulunmaktan mahrumum.

Devran, böyle bir devran.

Devran değişir, yeniden demokrasi ve hukuk rejimini tesis edebilirsek, belki o zaman insanlara yardım edebiliriz.

Ülke normale kavuşunca, belki hepimiz normale kavuşacağız.

Umarız, o günler pek uzak değiliz.

En iyisi, hayallerimize sarılmak,

Geleceği o hayallerle tahayyül etmek.

 Allah boşa çıkarmasın.