Mevcut durum can yakıcı bir hal almışsa ve hiçbir şekilde hoşunuza gitmiyorsa yapacağınız tek şey, durumu değiştirmektir.
Demokrasilerde bu, oylarımızla gerçekleşir.
Demokrasi, asgari müştereklerde birleşerek durumu değiştirmenin yolunu bulmaktır.
Bu da pratik düşünceyi gerektirir.
Bazen insan, hoşlanmadığı kişi ve görüşlerle de bir araya gelebilir.
Sonuca varmanın geçerli formülü olarak böyle bir çareyi düşünenlerin çok olduğu bir toplumda nihai varış, doğruyadır.
Türkiye muhalefeti durumu değiştirmek için ittifaklarla bir araya geliyor.
İktidar gücü ise “Cumhur ittifakı”yla mevcut durumunu korumak istiyor.
Anketler, birçok yönden yılgınlık içine sürüklenen toplumun iktidari değiştirme konusunda kararlı bir gidiş içinde olduğunu gösteriyor.
İşin, o kadar kolay olmadığını ileri süren görüşler de var.
Her iki ittifak arasındaki oy farkının yüksek olması gerekiyor ki, halk tabiriyle “işe rüfailer karışmasın”.
Evet, siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, herhangi bir parti ile yan yana gelmek istemiyor olabiliriz.
Hedefiniz, istemediklerinizle yan yana gelmemenizi gerektiren bir durumu gerektiriyorsa, başka yolunuz yok demektir.
Mesele, şikâyetçi olduğumuz mevcut durumu değiştirmektir.
Tekli düşünceye karşı, çoklu düşünceyle sonuca ulaşmak, matematiğe daha uygun düşen akılcı bir yol olarak karşımıza çıkıyor.
İktidardan memnun olanlar varsa o ittifakı destekleyerek yollarına devam edebilirler.
Memnuniyetsiz kitleler ise karşıt fikirlerden ortak fikirler meydana getirebilmenin yollarını bularak hedeflerine varabilirler.
Evet, mevcut durum bizi pratik düşünceye sevk ediyor.
“Ya herro, ya merro” sözü, belirsizliği önceden kabullenmek anlamına gelir.
İşin herrosu da, merrosu da doğruda birleşmektir.
Umuyoruz ki, erken veya vaktinde gerçekleşecek bir seçimde seçmen kendi kaderine el koymak için doğru olanı tercih edecektir.
Pratikte buluşmaktan başka bir çözüm akla gelmiyor.
Stratejik düşünce dediğimiz de aslında budur.