Bazı ölümler yüreğimizi yakıyor.

Eski valilerimizden Refik Arslan Öztürk’ü de kaybettik.

Bu gün de Ahmet Kaya’yı kaybedişimizin 20. Yılıymış.

Değerlerimizi bir bir kaybediyoruz.

Kimini ideolojilere, kimini menhus hastalığa kurban ederek.

Refik Öztürk, o menhus hastalığın elimizden aldığı bir değer.

Namuslu, devletini ve milletini seven bir vatan evlâdı.

Daha önce Niğde, Erzincan, Bilecek valiliklerinde bulundu.

O’nu anlatan bir hikâye ise şöyle:

Çeşme- İzmir arasında polisler çevirme yapıyorlar.

Bir minibüsü durduruyorlar.

Yolculardan biri ayakta seyahat ediyor.

Polisler, kimlik kontrolü yaparken, ayakta seyahat eden o yolcunun da kimliğini istiyorlar.

O da ne? O güne kadar görülmemiş bir durum.

Ayakta seyahat eden yolcunun emekli vali olduğu anlaşılıyor.

Polisler[MNG1] , “efendim, nereye gidecekseniz, buyurun biz götürelim.” Teklifinde bulunuyor.

Rahmetli polislere teşekkür ederek “ Tatil günlerinde devlet aracına binmem” prensibiyle cevap verip teşekkür ediyor.

O valinin, görevde olduğu yıllarda makamına hep yaya olarak gidip geldiği anlatılır.

Biz, işte böyle bir valiyi kaybettik.

İçimiz yanıyor.

Mekânı cennet olsun inşallah.

Ne valiler gördük.

Recep Yazıcıoğlu, Necmettin Karaduman, Gökhan Aydıner…

Yazıcıoğlu’nu bir trafik kazasında kaybettik.

Necmettin Karaduman eceliyle aramızdan ayrıldı.

Ayrıldığı illeri ağlatan, atandığı illeri güldüren bir vali idi.

Recep Yazıcıoğlu, efsane vali.

Ve Gökhan Aydıner, O’nu Bolu valiliğinden tanıyorum.

Sonra Emniyet Genel Müdürü oldu, oradan da emekliye ayrıldı.

Devletin parasına puluna titreyen bir vali oldu.

“Çimentosu ve borusu benden, kanalını kazmak senden” diyerek Bolu’da pek çok köyü, köylü katkısıyla program dışında suya kavuşturdu.

Ne güzel yöneticilerimiz vardı.

Hepsini saygı ile anıyoruz.

Refik Öztürk valimizin değerli ailesine, kardeşleri Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu eski Başkanı Fahri Öztürk’e, duayen gazeteci Saygı Öztürk’e başsağlığı ve sabır dileklerimizle…