Onlara hakaret etmeyeceğim.
Hakaret, insana yapılır.
Zalim de diyemem,
Zira, zalimlik de insana özgü bir vasıftır.
Başkaları gibi “Köpek” de diyemem.
Zira köpekler, yeryüzünün en vefalı, en sadık, en duyarlı canlılarıdır.
Enkaz altındaki küçük Elif’imizin elini bırakmayan köpeğin hakkını onlara yediremem.
Ayıp olur köpeklere.
Nankörlük olur, yapamam.
Bir enkaz köpeği kadar bu ülkeye yararı dokunmamış olanların,
Din adına, Yüce Yaradan adına ahkâm kesmelerini anlayamıyorum.
“Gâvur İzmir” diyorlar ya, gâvur onlardan kat kat üstün.
Neymiş, zina şehriymiş de ondan deprem olmuşmuş.
Küflü mantıklarına bakarsak;
Elazığ, Malatya, İstanbul, Sakarya, Gölcük….
Buralardaki insanlar da mı günahlarının kurbanı oldular?
İnsanca olmadığı kesin de;
Bu nasıl bir anlayış diye sorasım geliyor.
İki gündür gözlüğüm ıslanıyor.
Enkazdan cesedi çıkarılanlara kahırdan,
Kurtarılanlara sevinçten ağlıyorum.
Hele Küçük Elif’in kurtarılmasına, nasıl sevindiğimi anlatamam.
Felâketten sevinç devşiren mahlûklar…
Onlar benim dinimin mensupları olamazlar.
Benim dinim şefkat ve iyilik dinidir, sevgi dinidir.
Onlarla aynı olamam.
İnsanlığımdan utanırım.
Yazık!
Cehaletlerine hayvanları bile güldürüyorlar.
Rahmetli babamın sözüyle bitiriyorum:
“Başkalarının felâketleri üzerine saadet kurulamaz.”