Yılın sonu geldi, bir süredir ekonomi gündeminin baş konulardan olan yeni asgari ücret için toplantılara başlandı. ‘‘Kaç lira olabileceği, kaç lira olması gerektiği’’ üzerine yorumlar birbirini izliyor. Siyasi parti yetkilileri, sendikacılar, sokak röportajlarında konuşanlar 22 bin liradan 35 bin liraya kadar çeşitli sayılar dillendiriyor.
‘‘2024’teki kayıp telafi edilmeli, 2025 yılında öngörülen enflasyon oranında da ek zam yapılmalı’’ diyenler, ‘‘en az 2024 enflasyonu oranında artırılması gerektiğini’’ söyleyenler var.
Kimse açık açık ‘‘asgari ücret 2025’te öngörülen enflasyon oranında artırılmalı’’ diyemiyor ama muktedir kesimden ‘‘yüksek oranda bir artışın enflasyonla mücadeleyi zora sokacağı’’ iddia edilerek o yönde işaretler veriliyor.
Sokak ağzıyla yorumlanırsa, asgari ücret ile maaşlara düşük zam için ayak yapılıyor.
Peki gerçek ne; asgari ücret ve genelde ücretlere zam enflasyonu nasıl etkiler? Bunu hesaplama yöntemleri, yapılmış hesapları var. Enflasyonun özelliğine göre etki değişiyor.
Ancak…
Bana göre bugünkü ortamda enflasyon- ücret ilişkisini tartışmak, hatta asgari ücretin ne olması gerektiğini konuşmak bile gereksiz.
Muratpaşa Forum’un kasım ayındaki ‘‘Sosyal Eşitsizlik ve Gelir Dağılımı Adaletsizliği’’ toplantısına katılan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücret görüşmelerini orta oyununa benzetmiş ve şöyle demişti:
‘‘Herkes sokakta asgari ücreti bize soruyor, ne olacak diye. Halbuki masada Türk-İş Sendikası var. Asgari Ücreti Belirleme Komisyonu’nda 15 kişi masaya oturuyor. 5 hükümet temsilcisi, 5 işveren temsilcisi ve 5 işçi temsilcisi. Kimse asgari ücretin bu masada ortaklaşa belirlendiğini düşünmesin. Orada bir orta oyunu oynanıyor.’’
Durum aynen böyle. Toplantıya katılanlar, evsahibinin cömertliğine göre tatlı tuzlu pasta ve kurabiyeler eşliğinde çaylarını kahvelerini içip hoş beş edecek. Sonunda biri çıkıp daha önce kulaklarına fısıldanmış olan miktarı açıklayacak.
Sokaktan sempati devşirmek isteyen büyük irade, patronlara hitaben ‘‘şu kadar da benden, elinizi biraz cebinize atın’’ derse bir çay simit parası daha eklenebilir.
Yoksa köylü köyüne evli evine…