-ABB Başkanı Mansur Yavaş Ankara’da o kadar söz söylüyor gündem olmuyor, İstanbul’da bir öneri yapıyor Türkiye gündemine oturuyor. İşte İstanbul’un gündem koyma gücü.

-‘Rubicon’u geçenler korkmaz ve endişe duymaz’ demişti ya İmamoğlu,  vatandaşta Rubicon'u geçiyor galiba?

-Soruşturmalar, gözaltılar, görevden almalar muhalefeti birleştiriyor. 

*

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Çağlayan Adliyesi’ndeki davasını izledik. Daha doğrusu izleyemedik. Çünkü Adliye kapısına gititğimizde;  Adliye’de görevli basın mensupları dışında gazetecilerin alınmayacağını öğrendik.

Olsun herşey dışarda daha güzeldi.

Dışarda sorgu yok, coşku vardı.

Rengarenk pankartlar, özgürlüğü soluyan insanlar...

*

Saat 10’a beş-on dakika vardı. Çağlayan Adliyesi önüne gitmek üzere bir üst geçitten geçerken, büyük bir yoğunluk arasında yürümeye çalışıyordum. Adliye’nin önü ise oldukça kalabalık görünüyordu. İnsanlar artık Adliye önüne doğru ilerleyen yan yolları doldurmaya başlamıştı.

İlk düşüncem;

-Acaba adliye önüne gidebilecekmiyim? Sorusu oldu.

Tanıdık yüzlerle karşılaşoyurdum arada bir. Çatalca’dan Taşkan Uysal, Meclis Üyesi Ramazan Ilgın,  DİSK yöneticilerinden Adil Çiftçi ilk karşılaştığım tanıdıklar oldu.  Sonra başkaları. İlerledikçe tanımadığım binlerce insanın arasında kaldım.

CHP’liler ordaydı İstanbul’un ilçelerinden.  Bursa’dan, Trakya’nın ilçelerinden gelmişlerdi.  EMEP ordaydı, Sol Parti orda. Diğer sol gruplar, sendikalar. İşçiler, emekçiler. Ve çoktandır göremediğim gençler ordaydı erkekli-kızlı.  Ve ülkede hak-hukuk-adalet isteyen sağ merkezli parti temsilcileri.

En çok atılan slogan: Kurtuluş yok tek başına. Ya Hep beraber ya hiçbirimiz.

İmamoğlu her kesim yanında özellikle gençliği de harekete geçirmişti. Mesela Esenyurt’ta yapılan toplantılarda bu yoğunlukta gençliği görememiştik.

*

Erdoğan tüm muhalefeti birleştiriyor

Ak Parti'nin kaybettiği bir seçim sonrası şu tespit yapılmıştı. ‘Erdoğan döve döve herkesimin bir araya gelmelerini sağladı, muhalefeti birleştirdi.’ tespitini yapmıştı. 

Son günlerde arka arkaya gelen operasyonlar, gözaltılar..Kayumlar, gazeteciler, siyasetçilerin gözaltına alınmaları. Her sabah bir operasyon. Her sabah bir olumsuzluk. İnsanların artık sabrını iyiden iyiye tüketiyordu.

Ve bu ülke insanları. Kararlılıkla yürüyecek bir lider, bir hareket arıyor. Bir önderlik istiyor, bekliyor.

İmamoğlu, kararlılıkla olumsuzluklara karşı yürürken halk ta ona destek oluyor. Çağlayan’da bu net bir şekilde ortaya çıktı.

İmamoğlu ne demişti. ‘Rubicon’u geçenler için korku ve endişe yoktur” (‘)

Galiba halk ta ‘Rubicon’u geçiyor ’. 

Yavaş İstanbul’da konuştu gündem oldu

ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın da Çağlayan’a gelmesi çok ama çok anlamlıydı. Birlikte el ele vermeleri muhalefetin moralini yükseltti.  Yavaş ‘Silivri Cezaevini kapatalım’ önerisini yaptı. Gündem oldu. Gündem koyma böyle oluyor.

Ya işte böyle. İstanbul böyle farklı bir şehir. Mansur bey, Ankara da ne yaparsa yapsın böyle gündem olmuyor. İstanbul’a geldi bir öneri yaptı Türkiye gündemine oturdu. Bu da İstanbul bereketi. Ah İstanbul.  Sen ne büyük bir şehirsin.

*

İmamoğlu’nun davası bir başka durumu daha ortaya çıkardı. Mansur Yavaş’ın yanında, hani Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlikten gönderilmesi sonrası bir kırgınlık yaşayan taraftarları vardı ya. İstanbul bağlamında onların da bir çoğunun İmamoğlu’na yönelik baskılar karşısında İmamoğlu’nun yanında olduğunu gördük. Paylaşımlarını yaptılar açıkça desteklerini ifade ettiler. 

*

Kurtuluş yok tek başına!

İmamoğlu sol sloganı kullanarak yeniden gündeme oturttu ve halk benimsedi. ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz’

Ve Dilek İmamoğlu  Çağlayan sonrası  “Ülkemizin her bir vatandaşı için adalete ve özgürlüğe sahip çıkacağız! Tüm hukuksuzlukların karışısında hep birlikte, yan yana mücadele edeceğiz. Çocukların, gençlerin umutlu yarınlarını beraber inşa edeceğiz.” cümlelerini paylaştı.  Kendisi siyaset bilimcisi. Ekrem bey de kararlılık Dilek hanımda da var.  Eş desteği de apayrı güç Ekrem bey için.

*

Mustafa Kemal’i yüreğimizden silemezsiniz!

Akşam ise çok üzücü bir haber. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye kılıç çattıkları için beş gencecik teğmen TSK’dan ihraç edildi. Karar yüzlerine okununca ‘Vatan sağolsun’ demişler. Ah can kardeşlerim.  Hakikaten kabul edilecek bir durum değil. Hiç bir gelişme, Mustafa Kemal’i yüreklerimizden silemeyecek. O gençler de sahipsiz bırakılmayacaktır. Mustafa Kemal’in askerleri bu ülkede yalnız değildir.

*

Rubicon’u geçmek: Rubicon'u geçmek" deyimi, geri dönüşü olmayan noktadan ileri gitmek anlamında kullanılır ve Jül Sezar'ın MÖ 49 yılında Lejyonu ile nehri geçmesine atıfta bulunur.