Ülkemizde köy kaynaklı her proje önlendi. Köy ağaları da kent beyleri de köylünün uyanmasını ve kentlileşmesini istemedi.
Köylünün geri bırakılması her iki kesimin de işine geldi. Ama sonuçta onlar da kaybetti.
Böylece ülkenin bütün olarak çağdaş kalkınmasının önüne geçilmiş oldu.
*
Köy kaynaklı en önemli proje Köy Enstitüleri'ydi. Köy Enstitüleri, Cumhuriyet’in amacına uygun en aydınlık eğitim, kültür ve sosyal projesiydi.
Devam ediyor olsaydı ülkemiz bugün çok farklı bir yerdeydi; çağdaş uygarlıklar düzeyine ulaşmış, hatta aşmış bile olurdu.
*
Köy Enstitüleri her açıdan donanımlı öğretmenlerin yanı sıra Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Behzat Ay, Kemal Bayram Çukurkavaklı, Mehmet Başaran, Dursun Akçam gibi çok sayıda edebiyatçı ve sanatçı da yetiştirdi.
Bu üretkenlik toplumda yeni uyanışları sağladı.
*
Bülent Ecevit’in hayali olan Köy-Kentler de ikinci büyük projeydi. O da doğmak üzereyken katledildi.
Köy ağaları, egemenliklerine son vereceği için Köy Enstitüleri gibi Köy-Kentler'i de hiç istemediler.
Projeye kökten karşı olan kent efendileri de Köy-Kent projesinin köylülük projesi olduğunu ileri sürerek hedef şaşırttılar.
*
Oysa tam tersiydi; Köy-Kentler, köylüyü köyünde kentlileşme sürecine sokmayı amaçlayan büyük bir ekonomik ve sosyal projeydi.
Köylerle birlikte kentlerin kurtuluşu da bu projelerin amaçları arasındaydı.
Ama projenin başarılı olmaması için güç odakları her yolu devreye soktu.
*
Toprak reformu da büyük bir projeydi. O da doğduğu tarihte boğuldu. Atatürk bile kuruluş savaşında ağaların da desteğini aldığı için toprak reformunu yapamadı.
Sonraki süreçte de çeşitli girişimler oldu ama başarılamadı.
Köy Enstitüleri kapatılmasa ve Köy-Kentler önlenmeseydi, çağdaşlık süreci, toprak reformunu da içine alarak devam edebilir ve bu eksiklik de giderilebilirdi.
Çok şeyler kaybettik ve bugün islâmcı baskıcı bir yönetime esir olduk!