Yağmur anlamında bereketli bir haftadan (En azından İstanbul için) merhaba sevgili Dünlük. Ülke gündemine hiç girmiyorum, girince çıkılacak gibi değil çünkü. Ama şu aralar Avrupa Futbol Şampiyonası, herkese pandeminin varlığını bile unutturmuş görünüyor. Milli takımın maç yaptığı günlerde etraftan gelen ıslıklar, bağırışlar normal günlere dönmüş hissettiriyor.
Maçları izlemiyorum ama hafta içinde Cristiano Ronaldo’nun Portekiz-Macaristan maçı öncesinde düzenlenen basın toplantısında yaptığı hareketi sosyal medyaya düşünce gördüm. Ronaldo, sponsor Coca Cola’nın şişelerini masadan kaldırdı, ardından da su şişesini gösterdi. Bir tek bu hareket şirketin hisselerini düşürüp 4 milyar dolar değer kaybettirdi açıklamasını okudum sonra. Tabii karşı taraf da boş durmadı, Ronaldo’nun daha önceki yıllarda çıktığı Coca Cola reklamları bir bir ortaya saçılmaya başlandı. Ronaldo iki yüzlülükle suçlandı. Ronaldo cephesinden yanıtı görmedim henüz.
Tüm bunlar olurken bu sabah instagram’daki gelecek_burada sayfasında ilginç bir bilgiye rastladım. Hemen herkes “Resim Sevgisi” adlı programıyla resim yapmayı sevdiren Bob Ross’u hatırlar. 1995’te ölse de videoları sosyal medyada dolaşmaya devam ediyor. Ve Bob Ross, meşrubat reklamında oynuyor. Evet yanlış duymadınız! Bob Ross, Mountain Dew adlı içecek reklamında. Videodan kısa bir kesit izledim. Önce tuvale çiziyor içeceği. Ardından o kadar gerçekçi çizmiş ki, eline alıp içebiliyor. Bu video deepfake teknolojisinin ürünü.
“Bir kişinin videolarını izleyerek yüz ve dudak hareketleriyle birlikte ses özelliklerini de ‘öğrenebilen’ ve taklit edebilen deepfake teknolojisiyle tüm yıldızlar zamansız olarak, ölümlerinden sonra bile reklam filmlerinin yıldızı olabiliyor” yazmış gelecek_burada sayfası. Yanlış hatırlamıyorsam Kemal Sunal’ın da böyle bir reklam filmi vardı.
Şimdi, bu iki haberin ardından benim aklıma takılan bir şey var. Diyelim ünlü birisiniz ve bazı değerleriniz var. Yani para için çıkmayacağınız reklam ürünleri. Ama deepfake teknolojisiyle, ölümünüzden sonra o ürünlerin reklamlarına çıkmanız olası. Bence burada etik bir sıkıntı var. Ya mirasçılarınız sizin bu etik değerlerinizi “para” için satmaya hazırsa… Nasılsa ölmüşsünüz ve yapabileceğiniz bir şey yok. Belki de ünlü insanlar, vasiyetnamelerine böyle bir madde ekletir ileride. Ölümümden sonra şu şu şu tür ürünlerin reklamlarında oynatılmamak şartıyla diye… Herhalde bu reklamların en komiği, Bülent Ersoy’un yıllar sonra Greenpeace videolarında “kürke hayır” demesi olur. Bu espri tabii ama şu anda ünlü olmadığım için şükrettiğimi fark ettim.
Biraz esprili, biraz soru işaretli bir yazı oldu farkındayım. Ama belki de basit konuları da olsa düşünmek iyi gelir. Güzel bir hafta sonu dileğimle hoşça kal “Dünlük”…