Mutlak gelişmeler her duyarlı insanda üzüntü yaratıyordu ama özellikle; çocuk yaşlarını buğday tarlaları arasında koşarak geçiren, gelecek hayallerini ufuklara doğru uzanıp giden ve serin bir yel esintisi ile sallanıp duran başakları seyrederek kuranlar için; tarıma, toprağın yarattığı diğer ürünlere ve toprağa yönelik ihmaller, onları yok eden acımasız politikalar, sanayi karşısında ötekileştirmeler büyük bir yürek acısı olmuştur hep.

1980’ler küreselleşmenin başlangıç yıllarıydı. Ne TİTO ölmüş, ne sovyetler dağılmıştı henüz.  Türkiye’de darbe yıllarıydı ve meşhur 24 Ocak Kararlarının uygulandığı zamanlardı. Ülke ekonomisi bir Tonton’a emanetti. O Tonton; trasformasyon diyor, zihniyet değişimi diyor, ortadirek diyor, özelleştirme diyordu.  IMF ve Dünya Bankası ile yapılan anlaşmalar sonucu ülke ekonomisi de büyük bir değişime uğramaya başlamıştı.  Ülke dünyadaki gelişmeye uyum sağlamalı tarım küçültülmeliydi.

- Devletin ekonomide işi neydi ki?

- Et, süt, bez, şeker işiyle niye uğraşıyordu ki?

-Devlet sadece; içerde güvenlik, dışarda savunma, dış politika ile falan ilgilenmeliydi.

Sosyal devlet’in ruhuna fatiha okunuyordu. Tüm bunlara tanıklık eden ve Aşık Veysel’in dizelerinde anlatılan sevda ve saygıyla toprağa bakan yürekler için sadece Kızılderili şefi  Seatte’ye atfedilen şu sözlere sığınmak kalıyordu:

 “Son ağaç kesildiğinde, son balık yakalandığında ve son nehir kirlendiğinde beyaz adam paranın yenmeyeceğini anlayacak”.

***

Özal ve Ak Parti iktidarı döneminde uygulanan politikalar sonrasında gelinen noktayı CHP’li Orhan Sarıbal araştırmış ve 2018 yılında kamuoyuna sunmuş:

- AKP, üretim yapılması için politika üretmek yerine ithalatı tercih etti. Sık sık tarım bakanı değiştirdi. Uzun vadeli planlama yerine yılı, ayı ve günü kurtarmaya dönük uygulamalar yaptı.

-1987 ile 2002 yılları arasındaki 15 yılda 1 milyon 348 bin hektar (%5) azalırken, 2002 ile 2017 yılları arasındaki 15 yılda ise 3 milyon 203 bin hektar (%12) tarım arazisi yok oldu. Yani son 30 yılda yok olan tarım topraklarının % 70’i AKP’li yıllarda gerçekleşti.

- 2002’de tarım sektöründe çalışan kişi sayısı 7 milyon 458 bin kişiyken, Aralık 2018’de 4 milyon 795 bin kişiye düştü. Son 16 yılda istihdam edilen kişi sayısı 2 milyon 663 bin kişi azaldı.

- 2002 yılında tarımın Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasındaki payı yüzde 10.27 iken, bugün bu oran yüzde 5.76’ya geriledi. 2002’de yüzde 8.7 olan büyüme hızı, bugün yüzde 1’lerde.
n Dövizdeki dalgalanma çiftçinin üretim maliyetlerini artırdı. Mazotun ve gübrenin fiyatı yüzde 50, ilaç yüzde 100 zamlandı.


- 2006’da çıkarılan ve bütçeden tarıma destek için ayrılacak payın “milli gelirin en az yüzde 1”i olması hükmünü getiren yasaya uyulmadı. Bu pay yüzde 0.36 ile 0.63 aralığında kaldı.

***

Öte yandan; TUİK’in Uluslararası Standart Sanayi Sınıflamasına göre, 2002 yılında yaklaşık 1.7 milyar dolar olan tarım ihracatı 5.3 milyar dolara çıkarken, ithalatı ise yaklaşık 1.7 milyar dolardan 8.9 milyar dolara çıktı. Yani tarım ihracatı 2 kat artarken ithalatı 4 kat arttı. Bu durumun özeti şudur: Üretmeyen ithal eder ve bağımlı hale gelir. Tarımdaki dış ticaret açığı 3.6 milyar dolardır. Yani ihraç ederek kazanılan paranın % 68’i…

***

Tüm bu olumsuz gelişmelere karşı son yıllarda belediyelerimizde büyük bir itiraz yükseldi. Özellikle CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde; tarıma yönelik kooperatifleşme girişimlerine öncülük etme ve destekleme, kent çevresi tarıma öncülük etme ve vatandaşı özendirme, üniversitelerli işbirliğine ağırlık verildiği dikkat çekiyor.

Bu girişimlerin taçlandırılmış halini bir kaç gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde CHP tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen “Tarımda Kalkınma Zirvesi’ konulu etkinlikte gördük.

Ülkenin doğusundan -batısına; kuzeyinden-güneyine; 60 dolayında belediye, 300 dolayında üretici kooperatifi ürünlerini getirerek Yenikapı’da üç gün boyunca sergilediler.

Yakın bölgemizden; Büyükçekmece Belediyesi, Esenyurt Belediyesi, Beylikdüzü Belediyesi, Küçükçekmece Belediyesi, Avcılar Belediyesi standlarıyla etkinlikte yerlerinii almıştı.

-Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün bu bölgede tarımsal uygulamalara üniversiteleri de katarak, adeta bir tarım araştırma enstitüsü gibi çalışmalar yapılmasına öncülük ediyor. Zaten belediye bünyesinde bir de bu konuda çalışma yapan Akademi kurulmuş.

-Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Yaşam Vadisi’nde bir çok ürün yetiştirilmesini öncülük ediyor. “Yaşam Bahçesi ile ilk günden bu yana 105 ton mahsulü 23 bin 900 haneye ulaştırdıklarını’ söyledi.

-Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt “Üreticiden Tüketiciye Aracısız Gıda’ projesiyle ihtiyaç sahiplerine destek oluyor.  Belediye;  Amasya’dan 300 ton soğan,  Niğde’den 300 ton patates alarak ihtiyaç sahiplerine dağıtmış. Onlarda gökdelenlerden bir baş soğan ekecek yer kalmadığı için üretenlerle vatandaşlarla aracılık yaparak tarıma katkı sunuyorlar. O da çok  önemli katkı.

-Bu arada CHP’li belediyeler dedik ama CHP’li olmayan diğer bazı belediyelerimizin de mutlak bu yönde çabaları oluyor.  Örneğin hemen yanıbaşımızda  CHP’li Özcan Işıklar döneminde başlatılan ve şimdi de MHP’li Başkan Volkan Yılmaz döneminde artırılarak sürdürülen Silivri Belediyesi’nin tarıma yönelik çabalarını görmemezlikten gelmez olmaz.   Işıklar çok duyarlıydı, Yılmaz da gerçekten fazlasıyla bu konuya eğiliyor.

İnsanlarımızın- kurumlarımızın tarıma yönelik verdikleri bu çabaları görmek, insanın umudunu yükseltti, sevincini artırdı. Ülkenin, ülke toprağının, tarımının  o kadar da sahipsiz olmadına tanık olduk, oluyoruz. Gelecekte de bu çabaların yoğunlaşacağının işaretleri veriliyor.

Her kimki bu ülkenin toprağına gözü gibi bakıyor, tarımını, çiftçisini önemsiyor ve bu yönde çaba gösteriyorsa, hepsine yürek dolusu sevgiler, saygılar.