Takvim yaprakları 25 Mart 1994’ü gösteriyordu. Günlerden Cuma idi. İki gün sonra 27 Mart 1994 Yerel Seçimleri vardı. Tüm caddeler partilerin flamaları ile dolu idi. İstanbul Üniversitesi’nden çıkmış Beyazıt’a doğru yürüyordum. Ama yürüyemedim. Durdum. Önümden geçen insan selini izlemeye başladım. Trafik durmuştu. Akın akın Laleli ve Saraçhane tarafından gelip Sultanahmet’e gidiyorlardı. Çoğu başı kapalı; kadınlar, kızlar; gençler, çocuklar, yaşlılar.. Bu insan selinin uyandırdığı merak nedeniyle ister istemez peşlerine takıldım. Sultanahmet’e vardığımda ilk gördüğüm ağaçların başlarına çıkmış gençler oldu. Ağaçları doldurmuşlardı. Heyecan, istek, arzu, inanmışlık müthişti.. Refah Partisi’nin korsan mitingi vardı. Korsandı çünkü Refah Partisi’nin mitingi bir gün sonraydı. Cumartesi günü yani. Ama cumartesi günü akşam seçim yasakları başlıyordu ve bu miting ertesi gün gazetelerde ve televizyonda yer alamayacaktı. Refah Partisi medya propogandasını kullanmak için mitingi korsan bir şekilde Cuma’ya almıştı. Cuma günü bir iki küçük partinin mitingi vardı. Ama Refah meydanı onların elinden almıştı. Valilikte o kadar insana engel olabilecek durumda değildi zaten. Recep Tayyip Erdoğan İBB’yi refah adayı olarak o Pazar kazandı. Çünkü Refah Partisi seçmeninde; kazanma arzusu, inancı, heyecanı öbür partilerde olmayacak kadar yüksekti. Diğer partiler ise bayağı bir yıpranma vardı.
Tam 24 yıl sonra dün Yalova Meydanı’nda Muharrem İnce’yi görünce Erdoğan’ın o mitingini hatırladım. Yalova Meydanı’ndaki miting alanı bayağı bir kalabalık ile doluydu. İnsanlar çevre ilçelerden, illerden, İstanbul’dan bayağı ilgi göstermişti İnce’nin ilk mitingine. Bir çok İstanbul CHP İlçe Teşkilatı meydana gelmişti. Oysa bir gün önce de Ankara’da idiler. Düşündüm. Abdüllatif Şener, İlhan Kesici ya da bir başkası aday olsa CHP’liler bu kadar arzulu ve şevkle meydana koşar mıydı? Soruma kendim yanıt verdim. Hayır.
Belki Muharrem İnce’nin Yalova mitingindeki kalabalık 1994’teki Erdoğan’ın Sultanahmet mitingindeki kadar yoktu ama; katılımcılardaki ; heyecan, destek arzusu, sahiplenme duygusu bayağı bayağı yüksekti.
Muhtemelen bunda Kılıçdaroğlu’nun son güne kadar hep sağ göstererek, ‘Yeni bir Ekmeleddin Vakası’ endişesine partililerini sürükleyip son günde partililerin sevdiği , kendisine karşı da adaylık yarışına girmiş, adaylığına ihtimal verilmeyen bir ismi aday göstermesi ve partililerin o süreçteki gerilmeden sonra ortaya çıkan sevincinin de payı var.
Muharrem İnce ; partililerde heyecan yaratmış. Başka bir aday bu heyecanı CHP’lilerde yaratır mıydı bilmiyorum. CHP mitinglerinde meydanlarda heyecan ve arzu olacak.
Muharrem İnce; Meral Akşener’e kayması muhtemel CHP oylarını kesinlikle engelleyecektir. Aksi durumda Akşener’in CHP’den büyük oranda oy çalması muhtemeldi.
Muharrem İnce; Aday tepkisi olarak oranı sıfıra yakın diye düşünseniz bile sandığa gitmemeyi tercih edecek CHP’li oyunu kesinlikle sandığa gitmeye yöneltecektir. Dolayısıyla oranı ne olursa olsun, seçime katılıma pozitif etki yapacaktır.
Muharrem İnce; sosyal demokratların kendine güveninin aday yansımasıdır. Aksi takdirde farklı sağ kökenli bir adayla halk ‘Sen kendine güvenmiyorsun ben sana niye güveneyim’ diye düşünebilir CHP’de ‘Ekmeleddin Vakası’ndan” sonra bunun altından kalkamazdı.
Peki Muharrem İnce kazanabilir mi? Ahmet Hakan’ın önceki gün yazdığı gibi, bu seçimin havası o kadar farklı ki; hiçbir sonuç için hiçbir şekilde iddiaya girmek mümkün değil.
Muharrem İnce; ülkenin ikinci oy potansiyeline sahip ana Muhalefet Partisi CHP’nin adayıdır. Ayrıca ikinci tura kalması durumunda bir önceki seçimde yüzde 50’lileri bulmuş bir Hayır blokunun adayı olacaktır. Neden kazanma şansı olmasın?
O heyecan, o arzu, o inanç farklı bir adayla olmayacak kadar İnce ile küçük bir il olsa da Yalova Meydanı’nda görülüyordu.
Bu nedenle bu seçim sonucuna ilişkin bugünden tahmin yapmak artık çok ama çok zor. Erdoğan için de , İnce için de, Akşener için de zor bir seçim süreci olacak.
Dileğimiz barış, kardeşlik içinde güzel bir demokrasi yarışı olsun.
Demokrasi kazansın. Türkiye kazansın..