Kadıköy’de Bağdat, Beyoğlu’nda İstiklal, Şişli’de Halaskargazi, Bakırköy’de İstanbul Caddesi ne ise Avcılar’da Marmara Caddesi aynı işlevi görür.
İlçenin en eski ve en işlek caddesidir.
Önceki gündü.
Ömrümün 30 yılının geçtiği ve bir süredir ayrı kaldığın Avcılar’da
Sıradan bir gündü.
Avcılar’a bir iki uğrasamda Marmara Caddesi’ne gitmeyeli heralde iki yıla yaklaşmıştı.
Avcılar Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Şafak Ece İnan belediyeye ait whatshap hesabından davetiye gönderdi. ‘Avcılar’a Gönül Verdik’ başlığı altında Kent Konseyi ile birlikte; Hayvan Hakları, Afet Gönüllüsü, Sosyal Hizmetler, Toplum Sağlığı ve Çevre Gönüllüsü olarak vatandaşlar yapılan etkinliklere gönüllü olmaya davet ediliyor. Ee gidelim dedik.
*
Avcılar’a E-5’ten giriş biraz sorunludur. Cami ile okul arasında kalmış dar bir yoldan omuz omuza ata ata girersiniz kimi zaman. O gün biraz sakindi. Girişin sağ tarafındaki Cami yıkılmış. Hatırladığım kadarıyla minaresi yıkılmıştı depremde. Sonra yeniden mi yapıldı ne oldu ise. Enkazı yerde. Keşke yenisi biraz farklı bir yere yapılsa da Avcılar’ın şu girişi rahatlasa diye düşündüm.
*
İki dakika sonra Marmara Caddesi. Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci zamanında yayalaştırılmış.
Her zamanki gibi kalabalık. Caddenin ortasından aşağı doğru akan suyun çevresinde, ağaçların altında oturmuş insanlar güneşin sıcaklığından korunmaya çalışıyor. Caddedeki en büyük binalardan biri olan Erenler İş hanı güçlendirme tadilatına alınmış. Bir cafenin onünde insanlar dondurma sırasında.
Marmara Caddesi’ne bakınca ‘Pandemi sonrası sosyal hayatte bir canlanma var’ diye düşünebilirsiniz.
*
Eski Belediye Binasının yerinde de yeller esiyor. Başkan Turan Hancerli, 1999 Depremini geçiren ve oldukça da yaşlı olan binanın yerine yenisinin yapılması için yıktırdı. Henüz bir kat bile çıkılmış değil.
Etkinliğin düzenleneceği Halide Edip Adıvar Parkı’na giriyorum. Hemen sağ tarafta kedi kulübeleri. Eski bakımsız. Önlerinde; ne mama ne su. Boş verin kediyi, kediden kaçan fare bile girmeye tenezzül etmez. Parklar biraz bakımsız mı nedir?
*
Gün akşama dönmüş olmasına rağmen park sıcak mı sıcak. Hep yaşlılar mı olur bu saatte parkta. Ayağa kalkmaya dermanları yok dersin. Yoksa Avcılar mı çok yaşlı?
Parkın bir köşesinde bir kadın üç dört genç şarkılar -türküler seslendiriyor. Türküler, bunaltan sıcaktan alıp serin diyarlara götürüyor insanı. Beyniniz düşünüyor, beden dinleniyor.
*
Biraz daha bakınıyorum. Etkinliğin başlamasına on-onbeş dakika var yok. Birileri var ama tanıdık kimse yok. Örneğin Basın ve Halkla İlişkilerden karşılayan kimse yok. Kim nereye nasıl oturacak bilmiyorum. Başkanı, Başkan Yardımcılarını, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü’nü, Belediye Meclis üyelerinin bir çoğunu, CHP İlçe Başkanı dahil yönetimden yine bazılarını tanırım. Ama kimseler yok. Geleceklerdir mutlaka.
*
Bir stand kurulmuş. Hizmetlere gönüllü olacakların üye kaydı yapılıyor. Pek bir sıra olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zaten fazla kalabalık değil, insanların bir çoğu da bırakın gönüllü olmayı, bir gönüllü bir bardak su ya da çay ikram etse de içsek modunda.
*
Standda yaklaşıp neler yaptıklarını soruyorum. Anlatıyorlar. Standda bir çok broşür var hizmetleri tanıtan. Bakıyorum Arapça, Kürtçe’de basılmış broşürler var. ‘Avcılar Belediyesi Kürtçe ve Arapça açılımı yapmış’ diye düşünüyorum.
*
Biraz sonra Başkan Turan Hançerli geliyor. Yanında belediyeden fotoğrafçı ve kamereman ve bir kaç kişi daha. Öyle güvenlik ordusu, koruma çemberi atafat-şatafat yok. Sade bir giriş. Kendisine çocuk yaşlı herkes çok rahat yaklaşıyor. Hançerli onları dinlemeye özen gösteriyor, hallerini hatırlarını soruyor. Görüntü, vatandaşa ilgi iyi görünüyor.
*
Bana ‘Hoşgeldin’ diyecek birini arıyorum. ‘Nasılsınız’ diyecek bir ses duymak istiyorum. Galiba boşuna arıyorum.
Sonra bir süre önce ciddi rahatsızlık geçiren Gazeteci Zafer Yiğiter’i görüyorum. Biraz zayıflamış ama iyi dinçti. Bir dosta yüz yüze geçmiş olsun demenin keyfi. CHP’den Ali Ekber Çelik’i görüyorum. Bir kaç kişi daha var ön sırada Hançerli’nin yanında kimler bilmiyorum. Yiğiter ve Çelik’te olmasa Arap Çölleri’ne düşmüş İngiliz gibi olacağım nerdeyse. Sıcak, yalnız, bir damla suya hasret!
*
Avcılar’da gazeteciler olacaktı onlarda neredeler? Hastalıktan çıkmış bir Zafer Yiğiter mi kaldı. Bir de bir ara gördüğüm Engin Pınarbaşlı. Avcılar’da ikamet eden; Hasan Hınıslı’yı, Gürsel Karasansar’ı aradı gözlerim yoklardı. Muhlis Polat vardır, o da yoksa Gazete Avcılar’ın sahibi Hanifi Çelik mutlaka vardır diye düşündüm. Onlar da yoktu. Ya muhalif Emin Beyaz gelmiştir belki . Iııhh. Basından kimse yoksa ben niye gelmişim ki? Diye düşünmedim değil. Sazanmıyım ne?
*
Tanıdığım Belediye Başkan Yardımcıları; Bülent Zeren, Zeynel Suna yoklar. Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Şafak Ece İnan da yok. Tanıdığım belediye meclis üyelerinden birileri de yok. İYİ Parti ilçe başkanının anons edildiğini duydum. Ama CHP ilçeden de kimse yoktu galiba. Hadi Başkan Erdal Nas yeni ikinci aşısını oldu gelemedi (Şifa olsun) yönetimden kimse varmıydı yokmuydu kuşkuluyum.
*
Sonra Başkan Hançerli’yi dinliyoruz. En güzel cümlesi şu oluyor.
“Güzel insan gönülden yapan insandır. Gönülden yapan insan güzelleşir. Avcılar Güzeller insanlar kentidir”
Başkan Hançerli, gönüle dokunan bu güzel cümleyi dillendiriyor ama ardından kendi kendini tekzip ediyor. Belediye temizlikçilerinin bir yerlerde vatandaşların attığı atıklardan illallah ettiğini belirtiyor. Vatandaşların atıklarını atmada itina göstermediğini belirtiyordu.
Hayvanların korunmasına yönelik te çok güzel şeyler söyledi Hançerli. Başkan bunları söylerken, parka girişte karşılaştığım; bakımsız, mamasız, susuz kulübeleri hatırlamadan edemiyorum.
*
Konuşmalar bitiyor.
Başkan Hançerli yine vatandaşları dinliyor. Kimi zaman ayakta, kimi zaman bir sandalyeye oturuyor karşısına alıp bir güzel dinliyor.
Bir soru socağım bir iki hamle yapıyorum ama başkan bana bakmıyor bile.
Sonra oturup bir sandalyeye müzisyenlerle sohbete başlarken, ‘Sayın başkan bir görüş alabilirmiyim” diye tam burnunun dibine giriyorum. Bana bakıyor. Ağzım burnum maske ile kapalı.
-“Siz kimsiniz?” diye soruyor Hançerli.
Kendimi tanıtıyorum. Maskemi hafif çekiyorum.
Hafif gülümsüyor ‘Evet hatırladım’ ifadesiyle beni dinlemeye başlıyor.
-Sayın Başkan, belediye standında; Kürtçe ve Arapça broşürler gördüm. TRT kürtçe kanal kurdu ama yine de geçen sürelere rağmen buralardaki belediyelerde pek görmezdik böyle broşürler. Açılım yapmışsınız anladığım kadarıyla? Bunun için kısa bir yorum alabilirmiyim?
-Belediyemizin özellikle sosyal hizmetler alanında bir çok çalışması var. İngilizce, Almanca broşürler olduğu gibi Kürtçe ve Arapça olması da doğal. Belediyemizin hizmetlerinin halka ulaştırılmasında daha etkin olacağı düşünüldüğü için uygun görüldü bastırıldı.”
-Hayvan hakları için çok güzel sözler söylediniz ama parkın girişindeki kedi kulübeleri çok bakımsız, mama yok, su yok.
Başkan bu soruya hemen ilgileneceğim şeklinde bir ‘Tamam’diyerek yanıt verdi. Hançerli’nun bu konuda duyarlı olacağından eminim. Çünkü Hançerli’nin icraatler konusunda eleştirilse de; özellikle yardıma muhtaçlara, ötekileştirilenlere, yalnız kalanlara, hayvanlara sahip çıkma konusunda duyarlı bir insan olduğuna ilişkin örneklere ve sözlere de çok şahit olduk.
*
O park ve çevresinde yaşayan kedilerin sorununun çözümüne katkı sunmuş olmanın keyfiyle ömrümün 30 yılının geçtiği Avcılar’dan ayrılıyorum.
Etkinlik alanına girişte; ‘Hoşgeldin’ diye birini buladığım gibi ayrılırken de; ‘Davetimize katıldığınız için, geldiğiniz için teşekkür ederiz’ diyen bir sesi de duymadan. Ben mi Avcılar’a çok uzak düşmüştüm, Avcılar mı insana soğuktu pek çözemedim ama boşverin tanımayı, uzak düşmeyi insan tanımadığı insana bile ‘Hoşgeldin ve güle güle der bizim kültürümüzde. Avcılar kendine iyi bak! Neler yapıyorsun pek bilmiyorum ama Halkla İlişkiler de sınıfta kaldığın çok açık. Biraz nezaket lütfen!