Eski Taş Devri’nden başlayıp, Cillalı Taş Devri’ni arşınlayıp binlerce yılları geride bırakıp 2024 yılına ulaşan insanlık, onbinlerce yılı bulan süreçte; yaşamı kolaylaştırmak, hayatını daha modarn koşullarda ikamet etmek için sürekli çalıştı, keşifler yaptı, teknolojik aletler yaptı..
Onbinlerce yıllık yürüyüş bu.
Yapılan bilimsel araştırmalara göre, ıssız bir adaya düşen bir insan ilk olarak fiziksel ihtiyaçlarını karşılama çabası içine girermiş. Yani barınma, yeme-içme gibi. Tam on bin yıldır insanın çabası öncelikle barınma ve yeme içme sorununu çözme olmuş.
Peki bugünün Türkiye’sinde en başat sorun nedir? Kiraların onbin lirayı geçtiği- markette, manavda, kasapta fiyatların alıp başını gittiği ülkede en birinci sorun nedir?
Barınma ve yiyecek-içecek değil mi?
Büyük kentlerde dargelirliler; kirayı nasıl ödeyeceğim, et-süt, sebze-meyve nasıl alacağım diye düşünme noktasına gelmiş.
Peki binlerce yıl önceki insanın yaşadığı sorunu hala çözememiş isek biz bunca yolu niye yürüdük?
*
Bir bayramın daha arifesindeyiz. Bayramın arifesindeyiz de bu ortamda bayramı nasıl bayram gibi kutlayacaksın?
Öylesine bir pahalılık var ki; gelde çarsı-pazara çık.
Elde avuçta ne kaldı ki, ne ile nasıl alışveriş yapacaksın.
Onbin lira alan emekli, 17 bin lira alan asgari ücretli bir de kirada oturuyorsa; kira mı versin, faturamı ödesin, yiyecekmi alsın, çoluğunu çocuğunu mu sevindirsin?
*
Bu cennet ülkede bu sonucun sebebi kimdir,kimlerdir?
Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yer alan; doğası, denizi, ırmakları, ovaları özetle yer üstü ve yeraltı zenginlikleriyle refah içinde yaşanılması gereken bu ülkede vatandaşlar nasıl oluyorda böylesi bir yoksulluğun ve çaresizliğin içine düşebiliyor.
*
Maalesef milyonlar için bayram gibi bir bayram kutlaması yok. Hayatın keyfini sürmeyi yakalamışlar için ise bayram falan farketmiyor. Onlara hergün bayram.
Gün ola, devran döne, insanlarımız da bayramları bayram gibi kutlaya. İyi bayramlar..