En zoru kimi insanları yazmaya kalkınca tutulup kalmaktır. Tutulup da kolayca anlatamamak. En zoru, acaba ruhunu incitirmiyim diye için için tasalanmaktır.

*

Gıpta ettiğiniz isimler vardır şu hayatta, hürmetkârı olmaktan sevinç duyduğunuz. Sevginizin had safhaya ulaştığı kişilikler hani. Hani, ruhen size hiç bir şekilde temas etmeyen duygulara karşı dahi katılığınızı yumuşatan bilge insanlar vardır. Benim için tam buydu Erdal İnönü. 1987 yılı Samanpazarı ayazında öpmek istediğim eliyle omzumu bastıran sıcaklık ve asaletti. Kerameti sevgi, kabahati herkesi kendi kadar iyiniyetli sanmaktı Onun.

*

İncitmeden, bıktırmadan, bir kez bile yeter artık dedirtmeden koltuğunu bırakan tek siyasi liderdi. Benzersizdi. Türk siyaset tarihinde tavrına denk gelecek, onuruna erişebilecek kaç kişi sayabilirsiniz?

*

Siyaset boşluk kaldırmaz, derler. Evet bence de yerinde bir cümledir bu. Ancak etik ve estetik olarak Erdal beyin yeri hala bomboş, onun yerini yıllardır kimse dolduramadı!

Bir zamanlar şöyle güzel bir cümle not etmiştim, “Yerine bir şey koyamayacaksanız, kimsenin eline batmış iğneyi bile çıkarmayın.” Biz ki ne koyalım onun gibi zarif bir insanın yerine. Ve farkındayız, yokluğu paslı bir iğne gibi hep batacak etimize.

*

Toprağına yıldızlar ağsın, ruhun şad olsun sayın genel başkanım.

*