Geçtiğimiz gün dinlenmek ve bir şeyler içmek için uğradığım kahvede, benden önce oturanlar bırakmış bardak içindeki o güzelim çiçekleri.

*

Masasına çiçek koyan insanlara çarçabuk içim ısınır. İçtenliği geçer çaya, kahveye, kahvehaneye…Kalbimde minnet belirir hemen ve aşkınlık çepeçevre. Kendimi kendime soramadığım anlardır işte o zamanlar. Unuturum. Kendimi yere göğe koyamam. Koyamam da tutulurum. Aşkolsun tutkusuyla yaşayanlara, aşkolsun hayatı yük olmaktan çıkarıp umutları çoğaltanlara. Kerem eden kayra görsün ömrünce…

*

Kimlerdi acaba? göremedim onları. Ben geldiğimde gitmiştiler ama ümitvar duyguları kalmıştı masada.

*

Demek söylemek istedikleri güzel şeyler vardı birbirlerine…demek kabahatlerini örterek…demek söylemek istediklerini önlerine koydukları bir avuç menekşeyi sözcü kılarak..,

Sevindim…

Güzelduyu örtü olmuş masaya…sevgi koku olmuş, saygı renk olmuş, duygu coşku olmuş da konmuş itinayla vazoya.

Sevindim…

Kıymet bilen insanların izleri kalmış kendilerinden geriye. Sonra, bende onları düşündüm içime doğru bükülüp sessizce…

Değmez mi?

Nasıl yani.

Kıymet bilenin kıymetini bilmek lâzım gelmez mi?

*

Değer. Hakikatte en çok yakışan odur insan evlâdına. İyiyi anlama gayreti. Hayata yakışanı kavrama ve bilme iradesi…Hani içime en çok değdi diyeceğin böyle. Böyle sezgiyle, inayetle, aşkla. Gönle yaklaşanı yakıştığınca ağırlama hakkaniyeti. Ölçerek en hassas teraziyle tüyden hafif, gözyaşından ağır duyguları! Farkederek dünyanın rahmine mayalanan iyiyi, kötüyü, ve o bitmeyen tezahürü. Biz ki, gülü gül ile tartanların soyundan değil miyiz?

*

Sanki birazdan kalksalarda kendilerinden sonra gelene son bir söylemek istedikleri varmış gibi. Öyle ki unutulması, kaybolması, ziyan edilmesi en günah duygularmış onlar sanki! Enikonu zerafet, enikonu aşkın cürümü ve enikonu içe dar gelen coşkular bunlar vallahi. Bırak gün biterse bitsin, bu niyet apaydınlık eyleyecek zati geceyi..

*

Bir de hayatı nasıl kabul ettiğimiz var tabii. Mesela, keşke işyerinin tutumu olsaydı şu enfes yaklaşım ve şu güzel çiçekler diyecek olsam, bana gayetle teres bakıp içinden sokurdanacak az olmazdı herhalde? Bizde zekânın incesi, müşteri memnuniyetinden çok para kazanmak için işler kardeşçeğizlerim. Benim ki de şuraya kadar laf olsun beri gelsin diyedir işte.

*

Aslında baştan beri dile getirmem gereken en makul düşünce, önüne doğru düzgün bir hesap konsun da çiçeği eksik kalsın a şaşkın! demek olmalıydı herhalde. Ama demeyeceğim. Vahşi bir atı eğitir gibi sımsıkı sarılarak insanlığıma, inadına aşkla kalın diyerek sonlandıracağım yazımı…