Toprak, su ve hava..                                                                                                                                                                                       Bu dünyada tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesi için olmazsa olmaz üç madde.  Bu üç maddenin üçüne de zarar veren bir tesistir termik santral.. Silivri'ye böyle bir tesisin kurulması için ilk resmi adım atıldı. 

Peki Termik santral çevreye ne zarar veriyormuş?

1- Termik santralden çıkan gazlar, tarım ürünleri, hayvanlar, su varlıkları ve ormanlar üzerinde kalıcı tahribat bırakıyor.

2- Yine bun termik santrallerden çıkan kükürtdioksit, azotoksit ve partikül madde gibi maddeler içerdikleri ağır metallerle insanların merkezi sinir sistemini etkiliyor, anormal doğumlara sebep oluyor ve gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltıyor.

3- Yine santrallerde çıkan küllerde var olan radon gazı kanser vakalarında artışa neden oluyor.

4- Santrallerin bacalarından çıkan gazlar asit yağmurları oluşturuyor ve yağan yağmurla toprağın kimyasal yapısı bozuluyor. Haliyle tarımsal verim düşüyor, ağaçlar kuruyor, hayvancılıkla ilgili faaliyetler zarar görüyor. Yani bölgede oturan bir vatandaşın hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık yapması zor.

5- Termik santrallerde soğutma, temizleme ve buhar elde etmek için bol miktarda su kullanılıyor. Kullanılan bu sular daha sonra atık halinde toprağa,yer altı sularına, denize veya akarsulara boşalıyor. Böylece suyumuz da kirlenmiş oluyor. Suyumuz bozulmakla kalmıyor, sudaki yaşam zinciri de bozuluyor.

Bu beş maddede belirtilen yan  etkiler, özetin özetidir.  Yan etkiler konusunda çok daha geniş bilgilere de isteyen internet üzerinden ulaşabilir.

Yatağan Termik Santralinin olumsuz etkileri.

Yatağan Termik Santrali sonucu çevrede ne gibi  olumsuz gelişmeler olmuş. Okuyalım.

“Termik santralin yarattığı hava kirliliği sonucu; güneydeki Bencik Dağı - Sepetçi Dağı yamaçlarında 40 bin hektar alanda ormanların zarar görmesine ve 4 bin  hektar alan ormanın kurumasına neden olmuştur

Bu ormanlardaki  kızılçam ağaçlarının kerestelik odun kalitesinde de önemli ve olumsuz değişiklikler olmaktadır.

Ayrıca çevredeki köylerde; zeytin, antep fıstığı, incir, badem ağaçları, üzüm bağları, sebzecilik ve yaygın tarım ürünü olan tütüncülük şiddetle zarar görmüştür. Ağaçların bir kısmı kurumuş, kurumayanların verimi  %60 - 80 oranında azalmıştır. Tütün ise SO2 gazından etkilendiğinden satın alınmamaktadır.”
Kızılderili Resi demiş ki;  “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok oIduğunda, Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde, son balık öldüğünde, beyaz adam; paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

Suyumuza, havamıza, toprağımıza, Silivri'ye kıymayın efendiler..