Siyasetteki son gerilim, gelişme ve gerileşmeleri izlerken, futbol maçı seyreder gibi hisse kapılıyorum.

Uzunca bir süredir, sahasına hapsolmuş takım gibi görünen muhalefet, son dönemde yerinde ve şık ataklar geliştiriyor…

Sadece sahaya değil, transfer için sınırsız olanağa, futbol federasyonuna ve merkez hakem kuruluna egemen takım görünümündeki iktidar oyuncuları, bu ataklar karşısında panikleyip topyekûn kale önüne yığılıyor…

Zamansız düdüklere, maç oynanırken bile kural değiştirebilmenin verdiği rehavete öylesine alışmışlar ki, gol olup olmadığına bakmadan benzer ataklarla karşılık vermeye çalışıyorlar!..

Seyirci hakimiyeti tam olmasa da fanatiklerle amigolar, sahayı baskı altına alacak şekilde konumlandırılmış.

Oyuncuların hareketine ve işaretine göre onlar başlıyor!

Mesela son atışmalara, pardon karşılaşmalara bakalım.

Stat: Elektrik İdaresi Sahası

İktidar kalecisinin gönderdiği top (zamlar diye düşünelim), tam isabetsiz gidiyor ve rakip sahaya iniyor. Kaptan Kemal topu alıyor, hiç sektirip oynatmadan, sakince iktidar kalesine bırakıveriyor; ‘‘alın zammınızı geriye’’ diyor.

Kale önünde bir karmaşa, bağrış çağrış! Tribünlerdeki amigolar ve fanatikler (troller diye alın), ‘‘Bu gol sayılmaz! Oraya geliriz, elektriğini keseriz’’ şeklinde haykırıyor.

İktidar takımının oyuncuları karşı akınla cevap verecek ya!..

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclis’nde bir taşra kurnazı çıkıyor; ‘‘İGDAŞ doğalgazın üzerine yüzde 27 kâr koyuyor, bunu kaldırsın’’ diyor.

Oysa biliyor ki o yüzde 27’nin büyük bölümü işletme gideri, kalan kısmı yenileme ve yeni yatırımların payı.

Muhalefet tam zamanında topu tekrar kapıyor, ‘‘İGDAŞ’ın milyarlarını kim nasıl yedi, yediğiniz o paralar nasıl ödendi’’ diyerek rakibi çalımlıyor, ‘‘Haydi tüm Türkiye’de doğalgazı ucuzlatalım’’ diyerek, ikinci şutu çekiyor.

Top havada öyle kalır mı bilmem!

Bir başka karşılaşma İBB sahasında oynanıyor.

Muhalefet takımı bu kez, İBB’de işe birkaç milyon liralık burs verilerek doktora eğitimine gönderilen AKP’nin altın kızları’’ üzerinden atak geliştiriyor. Top yine şık bir şutla iktidar kalesine gönderiliyor.

Önce kale önünde bir kargaşa oluyor. Sayılırdı sayılmazdı, haramdı değildi tartışmalarıyla gol boğuntuya getirilmeye çalışılıyor.

Ancak görülüyor ki buz gibi gol, hemen karşı atak geliştirilmeye çalışılıyor. Bula bula Kılıçdaroğlu’nun hesap uzmanı iken Fransa’ya eğitime gönderilmesini buluyorlar.

Şimdi tribün korosu (hem gerçekten trol kimliğiyle işini yapanlar, hem yazar görünümlü troller) buradan yürümeye çalışıyor.

Oysa biliyorlar ki devlet her yıl ihtiyaca göre, kaymakamından mühendisine, hesap uzmanından askerine hemen her alandan insanını yurt dışına eğitime gönderir. Bunların nasıl gideceği, nerede, ne kadar kalacağı, ne kadar ücret ödeneceği yasalarla belirlenmiştir.

Bunlar, kural dışılıkların karşılığı olarak görülemez, gösterilemez…

Yani son maçlarda iktidar takımının atakları boşa çıkıyor. Galiba tek çare, arsızca bağırmak, yani ‘‘yaygara’’ oluyor…

Atalarımız demiş ya; ‘‘Çürük hamur maya, güve yeniği yama tutmaz!’’