Geçen haftanın çok konuşulan konularından biri Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Elazığ Harput Dini İhtisas Merkezi’ndeki "aday din görevlileri" için düzenlediği yemek ihalesi oldu.
İhale ilanında, menüde yer alacak olan yemeklerin tek tek sayılmış, nasıl pişirilecekleri ve hangi hayvanın eti kullanılacağı da belirtilerek şöyle denilmişti:
"Haftanın dört gününde biftek, bonfile, et haşlama, et kızartma, rosto, tavuk, ciğer, kebap türleri, rosto, kuru köfte, İzmir köfte, kadınbudu köfte, dalyan köfte, iskender kebap vb. gibi etin hakim olduğu yemekler ana yemek olarak verilecek.
Haftanın üç gününde de mevsime göre taze sebzeler, kuru sebze yemekleri parça etli konserve ya da taze sebze yemekleri, bezelye, patlıcan musakka, etli dolma ve sarmalar vb. (bu yemeklerde de yeterli oranda et veya kıyma kullanılacaktır) verilecek. Garnitürler yemek çeşidi sayılmayacaktır. Dini bayramlarda da etin hakim olduğu ana yemekler verilecek.
Dana eti: 1.5-2 yaş arasındaki danalardan elde edilmiş olacak.
Tavuklar: Orta derecede derin ve uzun göğüs kemiğinin sivri kısmına kadar tüm uzunluğunca taşıdığı et dolayısıyla, ona yuvarlak bir görünüm vermeye yetecek kadar etli, üzerinde boyun bulunmayan, kanat tamamen çıkarılmış ve sırt kemiği alınmış olacaktır.
But: İyi etlenmiş, aşağı doğru taşıdığı et dolayısıyla yuvarlak, dolgun bir görünüş kazanmış, arka orta ayrılmış ve kuyruk sokumu alınmış olmalı.
Yemek üretiminde kullanılacak kuru gıdalar, yeni sene mahsulü, yeterli derecede kurumuş, taneleri tek çeşitli, normal büyüklükte olacak, buruşmuş olmayacak, piyasanın en iyisi ve lezzetli cinsinden olacak.
Makarna ve böreklerde beyaz peynir veya kaşar kullanılacak."
Bu ilan metnini ele geçiren bazı kötü niyetliler (!) Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devasa bütçesinden girdi, yoksul ahaliye sabır dileyen Başkan Ali Erbaş’ın lüks makam araçlarından çıktı. ‘‘Her limanda bir sevgili’’ misali Suudi Arabistan’da bir makam aracı olduğu iddiasından lük otellerde yapılan toplantılara kadar konuştu da konuştu:
‘‘Vatandaş bir kilo ucuz et için ayazlarda titreyip sıcaklarda yanarak saatlerce kuyruklarda bekliyormuş. Onlara sabır telkin edenler lüks ve şatafat içindeymiş. Bu ne talkın bu ne salkımı götürmek…’’
Yahu arkadaş konuyu alevlendirmeden önce bir düşünmek, bir sormak gerekmez mi? Maho Ağa (Şener Şen), köylüsü Bilo’ya (İlyas Salman) demiyor mu ‘‘Evet yaptım, bir sor bakalım niye yaptım?’’
Bir sorun bakalım, yapmışlar ama niye yapmışlar?
Bu insanlar patlıcan yemeği yüzünden bayılıp ayılmış, ‘‘imam bayıldı’’ diye bir yemeğin isim babası olmuşlar. Et yerine patlıcan yiyip her gün bayılsınlar mı? Yaşlı öküz eti, kart horoz ya da anaç tavuk etiyle dişleri körelirse şeytana nasıl diş geçirecekler?
Üstelik takılmışsınız etlere. Diyanet et eleştirisini fiyatla yanıtladı; ‘‘ ihale, kişi başına belirlenen azami 375 liranın altında kalıp 325 lira (KDV hariç) olarak belirlenmiştir.’’
Adamların lokmalarını inceleyip saymayı bırakın, tasarrufa da bir bakın!