Ülkemizin içinde bulunduğu Ortadoğu Coğrafyası karanlık bir süreçte yol alırken, bizlerde bu kötü gidişattan, kandan, suikastlardan, bombalamalardan yara almaya devam ediyoruz.  Tarifsiz acılar yaşıyoruz.  Beşiktaş’taki bombalamanın acısı dinmeden, Kayseri ile yeniden yaralanıyoruz. Ardından Ankara’da güvenliği ülkemize emanet , hassas olarak korunması gereken Rus Büyükelçisi’ni koruyamıyoruz . Üstelik suikastçının polis kimliği taşıması içimizi derinden sızlatıyor. 

Türkiye maalesef bir süredir o bizden uzak olsun dediğimi;  Suriye, Irak, Lübnan da olanlara benzer saldırılarla karşılaşıyor. Planlı, projeli,  araştırmalı, amaçları ve sonuçları önceden hesaplanmış büyük saldırılar bunlar..

Ülkemizi de bir kanlı boğazlaşmanın içine itmek istiyorlar. İnsanlarımızı birbirlerine düşürmek istiyorlar. İnsanlarımız arasında kin ve nifak tohumlarını ekmek, bu yönde etkiyi artırmak düşmanlıklar yaratmak ve büyütmek insanımızı karşı karşıya getirmek, birbirlerini boğazlar eylemlere yöneltmek istiyorlar.

Son zamanlarda bunun için farklı oyunlar içine girdiler.  Türkiye bu oyunları 12 Eylül öncesinde de gördü, yaşadı. Bunları bilip hatırlayanlar bu oyunların amaçlarını iyi biliyorlar. Ve geniş kitleler tüm bu provokasyonlara karşı dikkatli davranıyor ve oyuna gelmiyorlar. Bu tesellimiz. Küçük bazı grupların provokasyonları, teröristlerin ve onların arkasındakilerin amaçlarına hizmet eder girişimleri toplumun geniş kesimleri tarafından destek görmüyor.  Görmesin istiyoruz zaten.

Güvenlik sorunu, insanların can güvenliği endişesi yaşanan ekonomik sıkıntıların üzerine tuz biber ekiyor.    OHAL durumunda yaşanan bu sıkıntılar ülkenin içinde bulunduğu sorunun boyutunu gösteriyor.  Bütün bunlara karşı önlemi alacak olan ülkeyi yönetenlerdir.  Vatandaş her şeyden önce hükümetten can güvenliği ve huzurlu bir ortamın sağlanmasını istiyor.  Hükümetler bunun için var.  Bizim güvenliğimizi patagonyalılar sağlayacak değil. 

Bütün bu olaylar yaşanırken, öyle bir grup var ki, yani  ne olursa olsun, hiçbir şekilde eleştiri yapılmaması ve olan bitenin dış düşmanlara bağlanıp öylece olayları kabul edilmesini istiyorlar. En küçük eleştiriyi, talebi dile getireni hemen suçluyor , olur olmadık hedef tahtasına yatırıyorlar. Eleştirinin, farklı seslerin, farklı bakış açılarının olmadığı yerde demokrasi mi olur?  O zaman düşünmeye, beyne, akla, izana ne gerek var. Koy gitsin bir kenara..  Seyret dur sen..

 Ülkemizin Ortadoğu karanlığına sürüklenmesini hiçbir zaman istemedik, oraya bulaştıkça oranın çamurunun da ayağımıza sıçrayacağını biliyorduk.  Anlıyorum yanı başımızda olan bitene nasıl seyirci kalacağız diyenleri anlıyorum. Ama yanı başımızda olan bitene duyarsız kalmayalım ama dikkatli olalım. Geleceğin nasıl şekilleneceğine ilişkin daha bir duyarlı bakış açımız olmalı.. İlişkilerimizi , ilgilerimizi daha dikkatli belirlememiz gerekiyor.

Şehitlerimiz Allahtan rahmet diliyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Ülkemiz bu sıkıntılardan bir an önce kurtulsun barış ve huzur iklimi egemen olsun diliyoruz.

 

Durumgazetesi.com.tr yayında

Durum Gazetesi’ni yayımlamaya başlayalı bir yılı doldurduk.  Gazetemiz ikinci yaşına girmiş iken, bu çağın olmaz ise olmazı haline gelen internet sitesini de kurmaya karar verdik. Bir süredir üzerinde çalışılan sitemiz de WWW.durumgazetesi.com.tr  adresinden yayın hayatına başladı.  Bu sitenin oluşturulmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum.   Durumgazetesi.com.tr yayın hayatında yeni bir site. Sitemiz yeni ancak bizler yayıncılıkta bayağı bir yol almış insanlarız. Bu konudaki tecrübemizle sizlerin haberlerinizi daha geniş kesimlere ulaştırma imkanımız olacak.  Bizlere, sizlere, bölgemize ve insanlığa hayırlı olsun diyoruz..