Ünlü zincir marketlerden biri soğan ve patlıcanı 90 kuruşa düşürdü. Bir başka market zinciri soğanı 75 kuruşa çekti. Tüketici açısından ilk anda sevindirici… Ancak devamlılık açısından bakınca bir tehlike işareti.
Nedenine gelince…
Market pahalı alıp ucuza satmadığına göre, zarar eden ya da en azından kârsız kalan biri var demektir. Onun da çiftçi olduğuna kuşku yok.
Peki, ektiğinden zarar eden, zarar etmese bile kazancıyla ihtiyaçlarını karşılayamayan çiftçi ne yapar? Ya ekim dikim işlerini bırakıp işçiliğe soyunur ya da kendisinin zarar ettiği sezon kar getiren ürünü eker. Yeni sezonda o üründe arz fazlası oluşur ve çiftçi yine el elde baş başta kalır. İşçiliğe yönelmek kaçınılmaz olur.
Bu da daha az üretim, arz açığı (piyasada ihtiyacı karşılayacak miktarda ürünün olmaması) ve zam demektir… Geçen yıl soğan ve patatesin 10 liraya çıkması, bunun tipik örnekleri…
Konuya patlıcan fiyatıyla başlayınca, patlıcanın üretilmesi ve pazara sunulması sürecine bir göz attım…
- Patlıcan fidesinin tane fiyatı bu yıl türüne göre 75 kuruş ile 3.5 lira arasında.
-Tarlanın sürülmesi sırasında bir traktör dekar (dönüm) başına ortalama 4 litre mazot yakıyor.
-Ekim öncesi toprağın gübrelenmesi gerekiyor. Dekar başına yaklaşık 70 kilo gübre kullanılıyor.
-Açık alan değil ise tünel veya sera kurmak, kurulusu var ise bakımı gerekiyor.
-Dikimde işçi çalışıyor, yövmiye 75100 lira arasında.
-Patlıcanın dikimden itibaren, sıcaklığa göre, 60 ila 90 gün sonra ürün alınmaya başlanıyor.
-Patlıcan yetişinceye kadar haftada iki kez sulama ve besleyici gübre verilmesi gerekiyor. Sulama sıcak bölgelerde iki güne bir de olabiliyor.
-Yetişene kadarki süreçte hastalıktan korumak için 810 günde bir ilaçlanıyor.
-Hasat sırasında yine işçi çalıştırılıyor. Bir işçi günde yarım ton (500 kilogram) patlıcan toplayabilir mi bilmiyorum ama yarım ton topladığını varsayalım. İşçi yövmiyesini en düşüğünden, 75 liradan alalım, toplama parası kilo başına 15 kuruş eder.
-Çiftçinin traktörden patoza, çapa makinesinden ilaçlama motoruna, dinamosundan sulama hortumuna kadar yığınla ekipman gideri var. Kooperatifleşme yoluyla ortak kullanım olmadığı için bunlar önemli maliyet kalemleri…
- Elektrik ve su parası ödüyor.
Patlıcanda verimin dönüm başına 7 ton civarında (3 ila 12 ton arasında) olduğunu da öğrenince, 90 kuruşluk fiyata aklım ermedi.
Çiftçi bundan ne kazanır, ihtiyaçlarını nasıl karşılar?
Sonuçta sadece yetiştirdiği ürünü yiyip giymiyor. Çocuğunun cebine harçlık olarak yetiştirdiği ürünü koymuyor. Etten süte, peynirden zeytine, şekerden çaya her zam hepimiz gibi onları da etkiliyor. Önümüzdeki sezon muhtemelen patlıcan ekimi azalacak, patlıcan zam şampiyonu olacak.
Soğanda da benzer bir durum olursa şaşırmamak lazım. Geçen yıl pahalanınca bu yıl çok ekildi, şimdi fiyat 75 kuruşa kadar düştü. Seneye kim eker?
Ülkenin ihtiyacı ve ihracat kapasitesi belli. Bunu dikkate alıp bir plan dahilinde çiftçileri yönlendirmek, ürünün pazara naklini kolaylaştırmak ve içinde bulunduğumuz döngüyü kırıp istikrarlı bir yapı oluşturmak bu kadar mı zor!..
Bir tüketici olarak pahalılığa yeriniyorum ama ucuzluğa da sevinemiyorum. Çünkü istikrar yok. Ucuzlasa çiftçiye yazık, pahalansa tüketiciye kazık oluyor. Arada birileri parsayı topluyor…